Kategoriler
Başvuru Dilekçesi

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Başvuru

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Başvuru Dilekçesi

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ’NE

I-TARAFLAR

A-BAŞVURUCU

1.Soyadı :

2.Adı :

3.Cinsiyeti : Erkek

4.Uyruğu : T.C.

5-Mesleği :

6.Doğum Tarihi ve Yeri :

7.İkametgahı :

9.Şu anki Adresi :

TEMSİLCİ

1.Temsilcinin Adı Soyadı :

2.Temsilcinin Adresi :

3.Tel no :

B-YÜKSEK SÖZLEŞMECİ TARAF :TÜRKİYE

II-OLAYLARA İLİŞKİN AÇIKLAMA

1-Başvurucu, alacağını almak için borçlu aleyhine İcra Müdürlüğü’nün esas sayılı takip dosyasıyla icra takibi başlatmıştır. Borçlunun itirazı üzerine takip durmuş ve başvurucu Yüksek Sözleşmeci Devletin yargı nezdinde Sulh Hukuk Mahkemesinin esas sayılı dava dosyasıyla alacak davası açmıştır.

2-Başvurucu öngörülen avans miktarını yatıramadığı için Sulh Hukuk Mahkemesi kararı ile davanın usulden reddine karar vermiştir. Karar kesin olduğundan iç hukuk yolları tüketilmiş sayılmaktadır.

III-ÖNE SÜRÜLEN SÖZLEŞMEYE/PROTOKOLLERE AYKIRILIKLAR VE

İLGİLİ DAYANAKLARA İLİŞKİN AÇIKLAMA

Olayımızda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. 13. ve 41. maddeleri ihlal edildiği kanaatindeyiz. Şöyle ki;

a-Sözleşmenin 6. Maddesinde düzenlenmiş bulunan “adil yargılanma hakkı” ihlal edilmiştir:

Yüksek Sözleşmeci Devlet, 01.10.2011 tarihinde 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Yasasını yürürlüğe koymuştur. Bu yasa ile yargılama sistemini

tamamen değiştirmiştir. Bu yeni yasal düzenleme ile taraflara yargılamanın başından sonuna kadar yapılacak tüm masrafları depo ettirme zorunluluğu getirmiştir.

Sulh Hukuk Mahkemesi tarihli duruşmada başvurucuya avans yatırması için 14 günlük kesin süre vermiştir. Verilen süre içerisinde başvurucu talep edilen avansı yatıramamıştır. Zira, başvurucunun davada talep ettiği alacağın yarısından fazla avans talep edilmiştir. Başvurucunun ekonomik koşulları bu avans yatırmak için elverişsiz olduğundan başvurucu ara kararını yerine getirememiştir. Başvurucunun ara kararını yerine getirememesi üzerine davanın reddine karar verilmiştir.

Yüksek Sözleşmeci tarafın, davanın başından sonuna kadar yapılacak muhtemel masrafları peşin ve defaten depo edilmesini talep etmesi ve yatırılmadığı taktirde de davanın reddine karar vermesi hak arama özgürlüğünü engellemektedir.

Başvurucu, gider avansını ödemeye istekli olmasına rağmen, bunu yapmak için yeterli kaynağa sahip değildir, Sözleşmenin 6/1. Maddesi kapsamındaki etkili hakları güvence altına alma yükümlülüğünün yerine getirilmesinin, yalnız müdahale olmaması anlamına gelmemekle beraber, sözleşmeye taraf Devlet’in olumlu bir faaliyette bulunmasının gerekliliğini savunuyoruz.

Ayrıca gider avansı ödemesinin zorunlu hale getirilmesi, bir hakkın elde edilmesini zorlaştırmaktadır. Bu ise “hukuk devleti ilkesiyle” asla bağdaşmaz.

Sosyal hukuk Devleti:

Sözleşmeye Taraf Devlet, Anayasası’nın, 5. maddesinde; “İnsan Hak ve Özgürlüklerine saygı gösteren, kişilerin huzur, refah ve mutluluk içinde yaşamalarını güvence altına alan, kişi ile toplum arasında denge kuran, çalışma hayatının kararlılık içinde gelişmesi için sosyal, iktisadi ve mali tedbirler alarak çalışanları koruyan ve insanca yaşamalarını sağlayan, işsizliği önleyen ulusal gelirin adaletli dağıtılması için gerekli tedbirleri alan, güçsüzleri güçlüler karşısında koruyan devlet” olarak tanımlandığı belirtilmiştir.

Adil yargılanmaya en çok ihtiyacı bulunan dar gelirli vatandaşların hak arama özgürlüğünün maddi ölçütlere bağlanarak kısıtlanması, sosyal hukuk devleti ilkesine aykırıdır. Bir dava için, dava harcının yanında, bunun on katı ek giderlerin peşin olarak ödenmesinin istenmesi hak arama özgürlüğüne getirilmiş ağır bir sınırlamadır. Hatta hak arama özgürlüğünün tamamen ortadan kaldırılmasıdır.

Bu Sınırlama, hakkın özüne dokunmuş ve hakkı ortadan kaldırmıştır.

Sözleşmeye taraf devletin, hak aramayı caydırıcı hale getirerek “neredeyse olanaksız” kıldığı, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 120. maddesi ve bu maddeye dayanarak hazırlanan, kanunun uygulanmasını düzenleyen, Adalet

Bakanlığınca yayımlanan “gider avansı tarifesine” dayanarak verdiği karar, “adil yargılama hakkını” düzenleyen Sözleşmenin 6. maddesinin ihlali niteliğindedir.

b-Sözleşmenin 13. Maddesinde düzenlenmiş bulunan “etkili başvuru hakkı” ihlal edilmiştir:

Başvurucu, hak aramak için Yüksek Sözleşmeci Devletin yargı makamına başvurmuştur. Ancak, Yüksek Sözleşmeci Devlet, hak arama özgürlüğüne sınırlama getirmiştir. Hak arama özgürlüğünü kolaylaştıracağına, belirli şartlar ileri sürerek zorlaştırmıştır. Ekonomik gücü bulunmayan bir kişinin, hakkını araması neredeyse imkansızdır.

Yüksek Sözleşmeci Devletin, yürürlüğe koymuş olduğu 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, hak aramayı belirli koşullara bağlamıştır. Bu koşullar mahkemeler önünde hak aramayı etkisizleştirmiştir. Bu ise Sözleşmenin 13. maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkının ihlali niteliğindedir.

c-Sözleşmenin 41. maddesinde yer alan “tazminat hakkını” ihlal edilmiştir:

Başvurucunun hak arama özgürlüğünün engellenmesi ve alacağını tahsil etmek için yaptığı başvurunun sonuçsuz kalması adil yargılanma hakkına aykırı olduğu gibi, başvurucunun yasal düzene olan güvenini de sarsmıştır. Başvurucunun açmış bulunduğu dava reddedildiğinden dolayı başvurucu alacağını tahsil etme imkanından mahrum kalmıştır. Bu zararları ve mağduriyeti bu güne kadar karşılanmamıştır. Bu durum sözleşmenin “tazminat hakkını” hakkını düzenleyen 41. Maddesine aykırıdır.

IV- SÖZLEŞMENİN 35.MADDESİNİN 1.FIKRASINA İLİŞKİN AÇIKLAMA

Yukarıda sıraladığımız şikayetlerimizle ilgili iç hukuk yolları tüketilmiştir. Ya da tüketilmiş sayılmalıdır. Zira; şikayetlerimizi Türk mahkemeleri önünde ileri sürmüş, yasal olarak tüm itirazlarımız yapılmıştır.

V-BAŞVURUNUN AMACINA VE HAKKANİYETE UYGUN TATMİN

TALEPLERİNE İLİŞKİN AÇIKLAMA

1-Açıkladığımız olaylar ışığında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve EK Protokoller çerçevesinde insan hakları ihlallerinin saptanmasını;

2-Sözleşmeye aykırı bütün bu durumların ortadan kaldırılmasını;

3-Şikayet konusu uyuşmazlığın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde çözümü için yapılacak bütün giderlerin, gereğinde yol ve posta giderlerinin, avukatlık harcamalarının (bu başvuru ile ilgili ve ihtilafın doğduğu tarihten bu yana) enflasyon oranları göz önünde tutularak yüksek akit tarafa yükletilmesini;

Adil yargılama hakkının ihlal edilmesi ve hak arama özgürlüğünün ortadan kaldırılması dikkate alındığında;

Başvurucu için 5.000.EURO maddi ve 5.000.EURO manevi olmak üzere toplam 10.000.EURO olan kayıplarımızın tazminini; bu tazminatın hesabında, başvurucunun yargı yoluna olan güveninin sarsılması ve geleceğe uzanan sonuçlarının göz önünde bulundurulmasını amaçlıyoruz.

VI-DİĞER ULUSLARARASI MAKAMLAR ÖNÜNDEKİ USULLERE İLİŞKİN

AÇIKLAMA

Yukarda belirttiğimiz şikayetlerle ilgili olarak başka uluslararası soruşturma ya da çözüm yoluna baş vurmadık.

VII-BELGELER LİSTESİ

. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/1740 esas, 2012/56 karar sayılı kararı.

VIII-BİLDİRİM VE İMZA

Başvuru formunda vermiş olduğum bilgilerin doğru olduğunu bilgim ve inancım dahilinde beyan ederim.

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.