Kategoriler
Boşanma Dava Dilekçesi

Boşanma Dilekçesi

Boşanma Dilekçesi

ADLİ MÜZAHERET VE TEDBİR TALEPLİDİR.

……… ( ) AİLE MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ’NE

DAVACI : İSİM SOYİSİM TC

ADRES

VEKİLİ : İSİM SOYİSİM TC

ADRES

DAVALI : İSİM SOYİSİM TC

ADRES

KONU : DAVAMIZIN KABULÜ İLE;

-Şiddetli geçimsizliğe bağlı olarak evlilik birliktelikleri temelinden sarsılan tarafların 166.maddeleri gereğince BOŞANMALARINA ,

-İş bu davanın devamı süresince müvekkil lehine dava tarihinden itibaren aylık -1.000,00-TL TEDBİR NAFAKASI verilmesine, davanın nihayetinden sonra da bunun YOKSULLUK NAFAKASI olarak devamına;

-Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden telafisi zor, maddi manevi derin yaralar alan müvekkilim için MK.’nun 174. maddesine binaen -100.000,00-TL. MANEVİ TAZMİNATIN davalıdan alınıp müvekkilime verilmesine,

-Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden haleldar olan müvekkilim için MK.’nun 174. maddesi gereğince -100.000,00-TL. MADDİ TAZMİNATIN davalıdan alınıp müvekkilime verilmesine,

-İş bu davanın devamı süresince tarafların aile konutu olan “…..”adresindeki taşınmaza AİLE KONUTU ŞERHİ KONULMASINA ve davalı tarafından taşınmazın satışının ve devrinin önlenmesi için taşınmaz üzerindeki TASARRUF YETKİSİNİN SINIRLANDIRILMASINA VE BU HUSUSUN TAPUYA ŞERH DÜŞÜRÜLMESİNE karar verilmesine,

-Maddi olarak hiçbir güvencesi olmayan müvekkilimin işbu DAVA HARCI ve devamında yapılacak yargılama giderleri yönünden HARÇTAN MUAF tutulması için ADLİ MÜZAHERET TALEBİMİZİN kabulünü içerir DAVAMIZIN KABULÜNE karar verilmesini talep ederiz.

AÇIKLAMALAR :

1-)Müvekkilim ile davalı 07/10/2018 tarihinde görücü usulü ile evlenmişlerdir. Tarafların bu evlilikten müşterek çocukları bulunmamaktadır.

Görücü usulü ile evlenen tarafların nişanlılıklarındaki ilk ayları birbirlerini tanıma ve alışma dönemi olarak geçmiş, zamanla aralarında bir sevgi

bağı oluşmuştur. Zaman zaman fikir uyuşmazlıkları yaşasalar da taraflar bu sorunları aşmaya çalışmıştır. Ancak ilerleyen zamanlarda tarafların aşamadığı yeni sorunlar ortaya çıkmaya başlamış ve neticede davalı taraf ile ailesinden kaynaklanan bu şiddetli geçimsizlik tarafların evlilik birliğini temelinden sarsmıştır. Şöyle ki;

Müvekkilimiz evliliği süresince eşini ihmal etmemeye çalışmış, davalının ve hatta davalının ailesinin tüm isteklerini yerine getirmeye çalışmıştır. Müvekkilimizin annesi vefat etmiş olup babası müvekkilimizi istememiş ve terk etmiştir. Müvekkilimize küçüklüğünden itibaren yengesi bakmış ve büyütmüştür. Müvekkilimizin yengesi müvekkilimize karşı tüm manevi ihtiyaçlarını, yerine getirmesi gereken görevleri yerine getirmiştir . Fakat müvekkilimiz aile ortamına , anne – baba sevgisine hasret kalmıştır. Ondandır ki davalı kocasında sıcak bir yuva aramıştır , davalı tarafın annesi ve babasından ise yerini dolduramasa da anne- baba şefkati , ilgisi beklemiştir.

Fakat davalı ve ailesi hiçbir şekilde anlayışla yaklaşmamış, davalı taraf bir kocanın üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmemiştir. Şöyle ki ;

Tarafların evlilikleri süresinde genellikle davalı koca sabahın erken saatlerinde müvekkilimiz uyanmadan önce evden ayrılmıştır. Müvekkilimizi sabah tek başına bırakarak gitmiştir. Buna rağmen müvekkilimiz özenle kahvaltı hazırlayarak davalı tarafı kahvaltıya çağırmıştır. Buna karşılık ise “çarşıdayım, işim var” şeklinde cevaplar almıştır. Bazen ise müvekkilimizin telefonlarını açmamış. “ Niye beni arıyorsun arama” şeklinde mesajlarla karşılık vermiştir. Müvekkilimiz genellikle tek başına kahvaltı yapmak zorunda kalmıştır.

Yine gün içerisinde müvekkilimiz davalı kocasını merak etmiş aramalarda bulunmasına rağmen davalı koca cevap vermeyerek umursamaz tavırlarına devam etmiştir.

Davalı koca akşama doğru eve geldiğinde ise müvekkilimiz yüz yüze konuşmak, muhabbet etmek amacıyla sorular yönettiğinde yine ters cevaplar almıştır. Davalı taraf akşam olduğunda dahi müvekkilimizle doğru düzgün konuşmamıştır

Gece olduğunda ise davalı koca telefonla uğraşarak, oyun oynayarak zaman geçirmiş müvekkilimizin uyumasını beklemiştir. Davalı koca, müvekkilimiz uyuduktan sonra yatağa gelmiştir. Davalı tarafın müvekkilimiz uyuduktan sonra yatağa gelmesi cinsel ilişkiden kaçınması nedeniyle taraflar normal bir evlilikten beklenebilecek karı-koca hayatı yaşamamışlardır.

Davalı kocanın müvekkilimizi hor görmesi sebebiyle taraflar huzurlu bir şekilde kahvaltı – yemek masasına oturamamışlar, paylaşımda bulunamamışlardır. Müvekkilimizin yetim ve öksüz halini bilen davalı taraf müvekkilimizin kimsesiz ve sessiz oluşundan ötürü onu adeta ezmiştir. Ona karşı ilgisiz davranmıştır, yeni evli bir çift bağı aralarında oluşmamıştır.

Ne yazık ki müvekkilimize karşı sürekli “Adapazarı’na git bir hafta kal gelme” şeklinde beyanları olmuştur. Hatta davalı taraf bazı dönemler

müvekkilimizden ayrı odada, ayrı yatakta yatmıştır. Müvekkilimizden adeta kaçmıştır.

Davalı taraf bazı akşamlar eve geldiğinde ilk olarak ailesine uğrayarak eve geldiğini göstermiş ilerleyen saatlerde ise ailesinden gizlice terk ederek gece eve gelmemiştir. Davalı taraf bazı geceler ise müvekkilimizde ailesinden gizlemesini isteyerek eve hiç uğramamıştır.

Davalı tarafın sürekli bu tür davranışları tekrarlaması müvekkilimizi epey üzmüş ve davalı tarafın ailesine karşı göstermelik bir evlilik yaşadıklarını, karı-koca ilişkilerinin olmadığını anlamıştır.

Müvekkilimizin anne ve babasız büyüdüğünü bilen davalı taraf müvekkilimizin kendi aile hayatını da mahvederek tekrar müvekkilimize bir yıkım yaşatmıştır. Küçüklüğünden itibaren sessiz, narif ve kırılgan bir kişiliğe sahip bulunan müvekkilimiz davalının ve ailesinin kendisine yönelik tavırlarından ötürü daha fazla içine kapanmıştır. Buna rağmen belki düzelir ümidiyle davalı eşine karşı sevgisini ve ilgisini göstermekte çekinmemiştir. Fakat tarafların sorunları bir türlü bitmemiştir.

Müvekkilimiz ile davalı tarafın evliliklerinin birinci ayından itibaren evlerine davalının banka borçlarından ötürü senetler eve gelmeye başlamıştır. Müvekkilimiz evliliklerinde kız tarafına düşen sorumlulukları, çeyizini yerine getirmesine, hiçbir suçu ve borcu olmamasına rağmen yine davalı tarafından evde huzursuzluk çıkartılmıştır. Davalı taraf sürekli müvekkilimizi suçlamış, borçlarının ödenmesi adına düğünde hediye olarak takılan bilezikleri istemiştir.

Fakat dikkatle belirtmek gerekir ki müvekkilimize düğününde hediye edilen 4 tane bilezik ve 2 adet sarı lira altın, 1 adet yarım altın ve müvekkilimizin aklına gelmeyen diğer hediye altınlar kendisine hediye edilmesine rağmen müvekkilimizde değil davalı tarafın dedesinde saklanmıştır.

Devamında banka senedinin bir diğer ay da evlerine gelmesi üzerine bu sefer davalı taraf ailesi ile birlikte müvekkilimizin bileziklerini borçların ödenmesi adına istemiştir. Ne yapacağını bilemeyen, davalı ve davalı tarafın ailesinin baskısına maruz kalan müvekkilimiz 4 tane bileziklerini bozdurmak zorunda bırakılmıştır.

Bu sırada davalı taraf müvekkilimizin bileziklerini bozdurması için bir nevi yıldırma politikası uygulamış olup “eve gelmicem” şeklinde tehditler etmiş, eve gelmemeye başlamıştır. Davalının eve gelmemesi nedeniyle büyük bir üzüntü yaşayan müvekkilimiz davalı tarafın evi terk etmesiyle büyük bir üzüntü yaşamıştır. Evde tekrar huzursuzluk olmaması adına müvekkilimiz bileziklerinin satılmasına davalı tarafın baskısı, tehdidi sonucunda kabul etmiştir.

Daha sonra müvekkilimiz her yeni evlenen genç kızın istediği ve heves ettiği gibi düğün takılarını boynuna takmak istemiştir. Bunun için davalının dedesinden izin almış ve boynuna 2 sarı lira ve yarım altınını zincir ile birlikte takmıştır.

Aradan 3 gün geçmiş, müvekkilimiz bir gece uyumadan önce altınlarını çıkartıp dolabın üstüne bırakarak lavaboya gitmiştir. Bu sırada davalı koca evde

odada yatmaktadır. Müvekkilimiz lavabodan çıktıktan sonra altınlarına bakmıştır ve dolabın üzerinden görememiştir. Altınlarını göremeyen müvekkilimiz telaşlı bir şekilde “altınlarım nerede” sorusunu davalıya yöneltmiştir. Davalı taraf ise “ben senin altınlarını görmedim hırsız mıyım ben” şeklinde cevap vermiştir. Müvekkilimizin amacı davalı tarafı suçlamak değildir. Fakat devamında müvekkilimiz tek başına telaşlı bir şekilde evde altınlarını aramıştır. Davalı taraf altın arayışına katılmamış , altınları kaybolan bir koca olarak davranmamıştır. Davalı taraf polise bile haber vermemiş olup hiçbir şey olmamış gibi evi terk etmiş sabaha kadar eve gelmemiştir. Davalı kocanın umursamaz tavrı karşısında müvekkilimiz davalı kocanın ablaları ve dedesine , kayınpederine durumu izah etmiş. Bunun üzerine davalı kocanın ablaları davalıdan şüphelenmiş “ sen mi aldın doğruyu söyle” şeklinde sorular yöneltmiştir. Daha sonra altınlar bulunamamış, müvekkilimizin altınlarına ne olduğu hala bilinememektedir.

Tüm bunların yanında , davalı taraf, evlilik birliğinin devamını süresince artık kendisinin de müvekkil ile bir aile kurduğu bilincinden tamamen uzak bir halde müvekkilimiz ile olan ilişkisinde sürekli kendi ailesini ve ailesinin isteklerini önde tutmuş, ailesinin evlilik birliğine ve müvekkile olan müdahalelerine göz yumarak bu evliliği sona erme noktasına getirmiştir. Şöyle ki;

Müvekkilimiz ile davalı tarafın nişanlı olduğu dönemlerde; davalı kocanın annesi davalı kocanın babasını terk ederek kendisine başka bir hayat kurmuştur. Davalı kocanın annesinin, babasını terk ederek gitmesi müvekkilimizde güven problemi oluşturmuştur. Bunun üzerine davalı taraf, annesinin kendi ilişkilerine karışmayacağına söz vermiş olup annesinin evi terk ettiğini, bir daha eve gelemeyeceğini söyleyerek kendileri ile yaşamayacağına söz vermiştir. Bu söz davalının dedesi tarafından da verilmiştir.

Evliliklerinden bir süre sonra müvekkilimizin kayınvalidesi, kayınbabasına geri dönmüştür. Davalı taraf ve ablaları müvekkilimizi anneleri ile birlikte yaşamaya zorlamışlardır.

Kayınbabasını bırakarak başka bir yerde yaşayan ve tarafların evlenmesinden bir süre sonra geri dönen kayınvalidesinin hayat tarzını nahoş bulan müvekkilimiz, nişanlılığında davalının söz vermesine rağmen kayınvalidesi ile yaşamak zorunda bırakılmıştır.

Müvekkilimiz bunun üzerine davalının annesi ile birlikte oturmak istemediğini, sadece davalı koca ile yaşamak istediğini izah ettiğinde ise davalı tarafından “ saati yüzükleri bırak da git şeklinde” bir tepki ile karşı karşıya kalmıştır.

Bu umursamaz tavır karşısında şok geçiren müvekkilimiz eşine kayınvalidesi ile yaşamak istemediğini ve kendisinin de bu şekilde söz verdiğini hatırlatmasına rağmen davalı taraf annesi ve ablalarının etkisi altında kalmıştır. Hatta öyle şeyler yaşanmıştır ki davalının ablaları müvekkilimizi gece 2 sularında evden kovmuş, sinirlerini alamamışlar müvekkilimiz evden ayrılırken tarafların tablo şeklinde bulunan düğün resmini müvekkilimizin arkasından fırlatmışlar, tabloyu kırmışlardır. Gece saat 2 sularında müvekkilimizi evden kovmuşlar, Adapazarı’na getirmişlerdir.

Aradan 1-1 buçuk ay geçmesi ile davalı taraf müvekilimizi aramaya ve eve geri dönmesi için yalvarmaya başlamıştır. “gel yuvamız yıkılmasın, ben sensiz

yapamıyorum, geri dön” şeklinde yakarışlarıyla intihar edeceğim tehdidiyle müvekkilimize yalvarmıştır. Müvekkilimiz ise kendisine karşı hataları ve yanlış davranışları olduğunu geri dönmek istemediğini söylemiştir. Davalı taraf hatalarını düzelteceğini ve hata yapmayacağına, müvekkilimizin kayınvalidesinin eve gelmeyeceğine, ablalarının ve hiç kimsenin kendisine karışmayağına söz vererek müvekkilimizi ikna etmiştir.

Ancak müvekkilimizin kayınvalidesini ile aynı evde oturmak istemediğini psikolojik olarak kaldıramamış olacak ki, bütün hıncını müvekkilimizden çıkarmıştır. Müvekkile sürekli bağıran, kızan ve küfreden bir adam haline gelmiştir. Müvekkilimize karşı “…….”gibi küfürler etmiştir.

Müvekkilimiz evin girişindeki elektrik sigortasının üstünde muska bulmuştur. Evine ve bahçesine muska yapıldığını daha sonradan öğrenen müvekkilimiz bu durumdan çok korkmuştur. Kayınpederine hemen bu durumu iletmiştir. Davalı kocanın ablaları tarafından yerleri bilenen muskalar bu şekilde kayınpederinin müdahalesi ile atılmıştır. Müvekkilimizin evliliğine karşı davalı kocanın ablaları tarafından bu şekilde müdahaleler devam etmiştir.

Bununla birlikte davalı taraf “Mevlüte gidiyorum, sohbete gidiyorum” şeklinde söylemleriyle müvekkilimizi oyalamış, bu bahanelerle gece 12 ye kadar eve gelmediği günler olmuştur.

Davalı tarafa güvenerek eve dönen ve artık evliliğinde bir sorun yaşamak istemeyen müvekkilimiz evliliğini sürdürmek adına üzerine düşen görevlerini yerine getirmeye devam etmiştir. Birkaç ay geçmesine rağmen davalı kocanın annesi tekrar eve geri dönmüştür. Müvekkilimiz kayınvalidesi sürekli kayınbabasını evi terk edip bırakıp gitmektedir.

Daha sonra yengesini ziyaret etmek amacıyla davalı kocasının izni ile kayınpederi tarafından müvekkilimiz Adapazarı’na getirilmiştir. Gün içerisinde davalı koca yine müvekkilimizi aramamış, sormamıştır. Bunun üzerine müvekkilimiz eşini arayarak “beni merak etmiyor musun hiç arayıp sormuyorsun” şeklinde sitemde bulunmuştur. Devamında müvekkilimiz “artık beni almaya gel eve gelmek istiyorum demek” amacıyla tekrar davalı tarafı aramıştır. Bunun üzerine davalı taraf telefonu açmamış olup adeta müvekkilimizin Adapazarı’na gezmek amacıyla gelmesini fırsat bilerek “ben seni istemiyorum, sen benden para istiyorsun, eşyan varken eşya alıyorsun, bana ekşi yemek yapıyorsun, olmuyor anlaşamıyoruz seni almaya gelmicem, Pazar günü bütün eşyalarını toplayıp getircem” şeklinde mesaj atmıştır.

Önemle belirtmek isteriz ki, müvekkilimiz evliliğin devamı süresince davacı eşinden saygısını sevgisini eksik etmemiş, tüm sorunlara özveriyle göğüs germeyi bilmiştir. Ancak davacı yan ailesinin evliliğine müdahale etmesine göz yummuş, müvekkilimizi ailesine hep ezdirmiştir. Tüm bu yaşananların neticesinde evlilik birlikteliklerinde üzerine düşen fedakârlığı fazlasıyla yerine getiren müvekkilim açısından, davalı eşiyle beraber yaşaması artık mümkün olmadığı gibi , bu şartlarda tarafların evlilik birlikteliklerinin devamının ne topluma ne de taraflara bir yararı kalmamıştır. Bu nedenlerle MK.’nın 166. maddesi gereğince davacının ağır kusur nedeniyle evlilik birliği temelinden sarsıldığından dolayı tarafların BOŞANMALARINA karar verilmesini talep ederiz.

2-)Müvekkilimiz hâlihazırda çalışmadığından maddi bir geliri veya güvencesi bulunmamaktadır. Müvekkilimizin annesi vefat etmiş, babası ise müvekkilimizi terk etmiş, bakmamıştır. Müvekkilimizi küçüklüğünden beri yengesi bakmış, büyütmüştür. Kimsesiz olan müvekkilimizin maddi durumu bulunmamaktadır.

Yengesinin yanına dönen müvekkilimiz adına …..adresinde sosyal ve ekonomik durum araştırılması yapıldığında müvekkilimizin maddi gelirinin bulunmadığı ortaya çıkacaktır.

Bilindiği üzere, MK.’nun 169.mad. gereğince, boşanma ve ayrılık davalarında, talep olmasa bile gerekli tedbir ve geçici önlemlerin re’sen takdir edilmesi gerekmektedir.

İlgili madde gereğince ev hanımı olan ve maddi anlamda gelir getirebilecek hiçbir işi olmayan müvekkilime MK.’nun 169.maddesi gereğince, dava tarihinden itibaren aylık -1.000,00-TL. TEDBİR NAFAKASI bağlanmasına, davanın nihayetinden sonra da bunun YOKSULLUK NAFAKASI olarak devamına karar verilmesini talep ederiz.

3-)Davalı tarafın evlilik birliğinin gerektirdiği yükümlülükleri ve sorumluluklarını yerine getirmemesi, evlilik birliğinin devamı süresince müvekkili annesi ile birlikte yaşamaya zorlaması, müvekkili ailesine ezdirmesi, müvekkil ile vakit geçirmek istememesi, müvekkil uyuduktan sonra yatağa gelmesi, karı-koca olarak yatak odası paylaşımlarının bulunmaması, bazı zamanlar başka bir odada yatması yatağa gelmemesi, ailesinin görmesi adına eve gidip gelmesi , göstermelik bir evlilik hayatı sürdürmesi, davalının ailesinin evlilik birliğine sürekli müdahale etmesine göz yumması nedenleriyle boşanmaya sebep olaylarda ağır kusurlu taraf olduğu ortadadır.

Müvekkilimiz tüm bu yaşananlar neticesinde bir kadın olarak manevi yönden oldukça yıpranmıştır. Dolayısıyla müvekkilimiz açısından MK.’nun 174. maddesi gereğince MADDİ-MANEVİ TAZMİNATIN yasal unsurları oluştuğundan -100.000,00-TL. MADDİ ve -100.000,00-TL. MANEVİ TAZMİNATIN dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ederiz.

4-)Maddi olarak hiçbir güvencesi olmayan müvekkilimin, davanın devamında yapılacak yargılama giderleri yönünden HARÇTAN MUAF TUTULMASI İÇİN ADLİ MÜZAHERET TALEBİMİZİN kabulüne karar verilmesini talep ederiz.

H. NEDENLER : HMK.,MK., ve ilgili mevzuat.

DELİLLERİMİZ :Tarafların mali ve içtimai durum araştırması, nüfus kayıtları, tanık beyanı, yemin, her türlü yasal delil.

SONUÇ :Yukarıda kısaca izah ettiğimiz üzere,

DAVAMIZIN KABULÜ İLE;

-Şiddetli geçimsizliğe bağlı olarak evlilik birliktelikleri temelinden sarsılan tarafların 166.maddeleri gereğince BOŞANMALARINA,

-İş bu davanın devamı süresince dava tarihinden itibaren müvekkil lehine aylık -1.000,00-TL TEDBİR NAFAKASI verilmesine, davanın nihayetinden sonra da bunun YOKSULLUK NAFAKASI olarak devamına;

-Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden telafisi zor, maddi manevi derin yaralar alan müvekkilim için MK.’nun 174. maddesine binaen -100.000,00-TL. MANEVİ TAZMİNATIN davalıdan alınıp müvekkilime verilmesine,

-Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden haleldar olan müvekkilim için MK.’nun 174. maddesi gereğince -100.000,00-TL. MADDİ TAZMİNATIN davalıdan alınıp müvekkilime verilmesine,

-İş bu davanın devamı süresince tarafların aile konutu olan “…… “ adresindeki taşınmaza AİLE KONUTU ŞERHİ KONULMASINA ve davalı tarafından taşınmazın satışının ve devrinin önlenmesi için taşınmaz üzerindeki TASARRUF YETKİSİNİN SINIRLANDIRILMASINA VE BU HUSUSUN TAPUYA ŞERH DÜŞÜRÜLMESİNE karar verilmesine,

-Maddi olarak hiçbir güvencesi olmayan müvekkilimin işbu DAVA HARCI ve devamında yapılacak yargılama giderleri yönünden HARÇTAN MUAF tutulması için ADLİ MÜZAHERET TALEBİMİZİN kabulünü içerir DAVAMIZIN KABULÜNE karar verilmesini talep ederiz.

-Yargılama giderleri ile ücreti vekâletin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini saygılarımızla vekâleten arz ve talep ederiz.

DAVACI VEKİLİ

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.