Reddi Hakim Dilekçesi
İSTANBUL 1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ SAYIN BAŞKANLIĞI’NA
DOSYA NO :.
KONU : 19.11.2021 tarihli celsede tarafımca Reddi Hakim talebinde bulunulmuş olunması karşısında CMK ilgili addesi uyarınca red sebeplerinin yazılı olarak takdiminden ibarettir..
AÇIKLAMALAR :
19.11.2020 tarihli celsede cereyan eden hususlar karşısında mahkeme heyetinin reddiyeci tutumu nedeniyle sayın heyetinizin tarafımca reddi yoluna gidilmiş, gerekçeli red sebeplerimizi sunmamıza fırsat verilmeden red talebimiz aynı celse davaya bakmakta olan sayın heyetiniz tarafından hem reddedilmiş, hem de red hususunda bir karar verilmek üzere dosyanın görevli İSTANBUL (2). Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Dosyanın gönderildiği İSTANBUL (2). Ağır Ceza Mahkemesi de aynı gün (19.11.2020 ve 2020/332Müt. Kararı ile red talebinin reddine karar verilmek suretiyle dava dosyası yeniden sayın mahkemenize iade edilmiştir. Red talebimizin karar bağlanmasından evvel sunmamıza imkan verilmeyen red gerekçelerimizi sayın mahkemenizin takdirine sunuyoruz.
REDDİ HAKİM GEREKÇELERİ
- 1- Mahkemeniz huzurunda devam eden davada müvekkil sanığa isnat edilen ‘adam öldürme’ ve 6136 Sayılı Yasaya muhalefet suçlarının sanık tarafından gerçekleştirilmiş olup olmadığı hususunda bu davanın başından beri hiçbir sübut tartışması bulunmamaktadır. Bu itibarla bu davada savunmayı da ilgilendiren bir husus olarak yargılamayı, hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde açığa çıkarılmayı icabettiren hususlar sadece ‘sanığın ceza ehliyetini etkileyen veya ortadan kaldıran bir akli rahatsızlığın bulunup bulunmadığı ile eylemin gerçekleştirilmesinde tahrik unsurunun bulunup bulunmadığı hususlarıdır. Ancak bu hususta savunma olarak ileri sürdüğümüz tüm hususlar, tüm belge ve bilgiler, araştırılmasını talep ettiğimiz bütün hususlar çoğunlukla gerekçesiz ve bazen de yerinde olmayan gerekçelerle reddedilmiştir. Bu hususlara ilişkin detaya girmeden gerek daha evvelki celselerde sunmuş olduğumuz dilekçelerimizde ve gerek ise bu durum nedeniyle savunmanlık görevinden istifa etmek zorunda kalan meslektaşımın sayın mahkemenize sunmuş olduğu 18.11.2019 tarihli dilekçesinde belirtmiş olduğu hususlara aynen katıldığımızı ve tekrar ettiğimizi ifade etmekle yetiniyoruz.
- 19.11.2019 tarihli celsede sunduğumuz dilekçede belirttiğimiz gerekçelerle ‘büroma fakslanan ve sayın mahkemenize sunduğum Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulu’na ait olduğu ifade edilen ve bu izlenimi veren rapor dikkate alındığında bu hususun ivedilikle araştırılması istenmiş ve bu durum nedeniyle de Adli Tıp Kurumunun dosyaya gönderdiği rapor da nazara alındığında sözkonusu kurumun bu davadaki tarafsızlığı konusundaki şüphelerimizi had safhaya vardırdığını ve bu nedenle tevsi-i tahkikat taleplerimizin önemli bir bölümünü içeren bu hususla ilgili sayın mahkemenizden evvelce red şeklinde verilmiş ara karalarından rücu etmesi ve taleplerimizin kabulü ile araştırılmasını istediğimiz hususlar konusunda gerekli araştırmanın yapılması tarafımca talep edilmiştir.
Ancak bu talebimiz de mahkemenizce ‘hakkında mahkememizce daha önce mükerrer karar verilmesine rağmen mahiyeti ve kimin tarafından çekildiği belli olmayan belgeye dayanılarak yeniden tevsi-i tahkikat talebinde bulunulduğu’ şeklinde gerekçeyle reddedilmiştir.- Sözkonusu ara kararı yine heyetçe herhangi bir müzakere yapılmadan mahkeme başkanı tarafından doğrudan zapta dercedilmiştir. Mahkeme başkanı taleplerimizi reddetmiş ve bir taraftan da ısrarla savunma yapmamızı istemiştir. Yani sayın heyetiniz adil yargılanma hakkını , silahların eşitliği prensibini ihlal ederek hem sanık ve müdafii olarak bizi savunma yapamaz duruma getirmiş hem de ısrarla savunma yapmamızı istemiştir.
Böylece ortaya şöyle bir hukuki durum çıkmaktadır ki,- Sayın Mahkeme Heyeti, dava dosyasının henüz hiçbir delil toplanmaksızın ve savunmaya ilişkin hiçbir tanık dinlenmeksizin ilk celse Adli Tıp Kurumuna gönderilmesi ve özellikle Gözlem İhtisas Dairesi raporunu müteakip dosyanın mahkemesine iade edilmeksizin re’sen 4. İhtisas Kurulu’na gönderilmesi ve bu arada dosyaya delil takdimi noktasında savunma tarafının hiçbir müdahalesinin olamaması neticesinde sanık aleyhine gelişen bir durumdan istifade ile ve başkaca bir tahkikata girişmeksizin bu aşamada karar ittihazına tevesül etmiştir.
- Savunma tarafının savunma sebeplerini hasrettiği akli durum ve tahrik noktalarında, belgeli ve dayanaklı tüm tevsi-i tahkikat taleplerini ısrarla reddetmek suretiyle sanık lehine sözkonusu olabilecek bir gelişmeye müsaade etmemiştir.
- Taleplerimizin tamamını ya gerekçesiz ya da esassız gerekçelerle, yeni belgeler ibrazına rağmen bunların evvelce değerlendirilerek reddedildiğinin zabta geçirilmesi gibi, reddetmiştir.
- Özellikle mahkeme başkanının her türlü talebi müteakip toplu olarak görev yapan bir mahkeme huzurunda bulunuyor olmamıza rağmen, diğer mahkeme üyelerinin görüşlerine müracaat etmeyip, hiçbir suretle müzakere etmeyerek , tamamıyla yeni bir talep yahut bir belgenin ibrazının sözkonusu olduğu yani evvelce toplu bir değerlendirmenin yapılmadığının aşikar olduğu durumlarda dahi ferdi olarak hareket ederek süratli bir şekilde karara bağlamak ve bu kararların daimi surette ‘talebin reddine’ şeklinde oluşu ve bu suretle savunma sebeplerinin hiçbirini muhakeme etmemek tarzındaki sebatlı ve ısrarlı tavır, Mahkeme Heyetinin tarafsız ve objektif olarak hareket etmek noktasındaki mükellefiyetini yerine getirmediği izlenimini tarafımızda hasıl etmiştir.
- Ayrıca iddia ile savunma arasında varolması gereken dengeyi bozan, iş bu davada zaten iddia tarafı lehinde oluşmuş bir ağırlığa karşı savunma tarafını tüm taleplerini reddederek silahsız bırakan, 4709 Sayılı yasanın 14. maddesiyle Anayasanın 36.maddesinde yapılan değişiklikle bir Anayasa normu haline de getirilen İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin 6.maddesinde düzenlenen ‘Adil Yargılanma Hakkı’nın , keza İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları ile de öngörülen, bir davanın tarafları arasında tesisi gereken ‘Silahlarda Eşitlik’ kuralının da ihlali anlamına gelen ve savunma makamı olarak bizi, ittihazı muhakkak bir mahkumiyet kararının seyircisi kılan davranışları kabullenebilmemiz meslek anlayışımız ve prensiplerimiz ile bağdaşır bir nitelik taşımamaktadır.
Yürüttüğümüz savunma görevinin bir parçasını oluşturan ve böyle bir durum karşısında kanundan kaynaklanan bir hukuki imkan olan reddi hakim prosedürüne müracaat etmenin savunma yönünden bir zorunluluk haline geldiği kanaatimizce tartışılmazdır.
Bu itibarla ve yukarıda anılan gerekçelerle 19.11.2021tarihli celsede yargılamada bulunan sayın heyetiniz tarafımızca reddedilmiştir.